Kendine has bir romantizm: Tren Yolculukları

Bazen dünyanın en vahşi, en dramatik, en ulaşılmaz veya en güzel manzaralarını yakalayabilmenin yolu bir tren penceresinin arkasında olmaktan geçer.

Amerikalı filozof ve yazar Ralph Waldo Emerson, “Self-Reliance” (Kendine Güven) isimli kitabında “Her şey yolculuktadır, varılacak yerde değil” diyor. Acaba Emerson, bu cümleyi bir tren gezisinde mi yazdı? Çünkü bazen dünyanın en vahşi, en dramatik, en ulaşılmaz veya en güzel manzaralarını yakalayabilmenin yolu bir tren penceresinin arkasında olmaktan geçer. Bu manzaralar; deneyimler, bilgiler, öngörüler ya da bir ulusun kalbine giden içgörüler içerir. Bundan dolayı da sevgili Tanıl Bora, trenin yalnızca bir ulaşım aracı olmadığını söyler: “Tren, bir seyyar penceredir, aslında kendisi de bir manzara. Tren, bir hayattır.” Gezegen, bize farklı hayatları anlatacak çok sayıda tren ve tren yoluna sahip. Ancak bazıları her şeyde olduğu her zaman biraz daha önde.

Rusya’dan Çin’e: TRANS-SİBİRYA YOLU

“Trenlerin vaftiz babası” olarak kabul edilen Trans-Sibirya ekspresi, 9 bin 289 kilometrelik uzunluğu ile dünyanın en büyük demiryollarından biri. Moskova’dan batıya doğru yola çıkan hat, Trans-Sibirya Ural Dağları’nı ve Sibirya ormanlarını aşarak, yedinci günün sonunda başkenti, Vladivostok’a bağlıyor.

Trans-Sibirya yolu, sadece tren yolculuğu tutkunları için değil, seyahat severler için de yapılacaklar listesinin en önemli satırlarından biri. Yolculuğun her bir anı farklı hikayeler anlatıyor. Ancak manzara açısından yolculuğun en çeşitli ve güzel kareleri, Moskova’dan Pekin’e uzanan, Trans-Moğol rotasında görülüyor.

Bir zamanlar, Sibirya’yı geçerek, Çin üzerinden Rusya’nın seçkinlerine çay taşıyan 17. yüzyıl tüccarlarının izinde ilerleyen bu yol; Asya’nın -çoğu kolay ulaşılmayan- bölgelerine giren epik bir yolculuk. Tren, Sibirya’dan Moğolistan’a geçerken, arazi ufukta eğimli kum tepeleri ile kavrulmuş kızıl düzlüklere dönüyor. Demir vagonlar, yol boyunca bazen sarp vadilerin bazense meyve bahçelerinin üzerinden kayıyor. Pencereden dışarı her baktığınızda farklı bir manzaraya tanıklık ediyorsunuz; bazen büyük şehirler, karlı ovalar, bazense geniş pantolonları ve ikonik şapkaları ile nehre eğilmiş balıkçılar… Moğolistan’ın bozkırlarını da tükettikten sonra yolcular, Pekin’e geçip, Çin Seddi’ni müzakere ediyorlar.

Xining’den Lhasa’ya: QINGHAI-TİBET DEMİRYOLU

“Nefes kesmek” tabiri çok klişedir ama Qinghai-Tibet demiryolu için bunu kullanmak gerekiyor. Çünkü bu yolculuk esnasında deniz seviyesinden 5 bin kilometreden daha yüksek bir irtifaya ulaşıyorsunuz. Çin’deki Xining’i Tibet’teki Lhasa’ya bağlayan, dünyanın bu en yüksek demiryolu, o kadar tehlikeli ve ürkütücü bölgelerden geçiyor ki, mühendisliğin bunu nasıl başarabildiğini düşünmeye başlıyorsunuz. Tapınakların, erimiş metal gibi parıldayan göllerin, yamaçlarda bir yandan otlayan diğer yandan tuhaf gözlerle treni izleyen Tibet öküzlerinin (yaks), vahşi yaşamın ve karlarla kaplı tepelerin eşlik ettiği bu yolculukta tren yükseldikçe hava incelip bir toz buzu kütlesine dönüşüyor. Lhasa’ya inişte ise arazi süet kadar yumuşak yamaçlara doğru düzleşiyor. Trenin etrafını sarmalayan mavi gökyüzü yerini tuhaf göçebe çadırlarının manzarasına, sarı ve yeşil renklerinin farklı tonlarına sahip ovaların hakimiyetine bırakıyor. Bu arada, yolculuğun zirvesinde, herhangi bir ritifa rahatsızlığı oluşmaması adına tren kompartımanlarına saflaştırılmış oksijen pompalandığını belirtmek lazım.

OLYMPUS DIGITAL CAMERA

Pretoria’dan Swakopmund’a: NAMİBYA SAFARİSİ

Rovos Rail’in sunduğu, yaklaşık 3 bin 219 kilometrelik lüks bir tren yolculuğu olan Namibya Safarisi, Güney Afrika bölgesinin sunduğu en muhteşem manzaralardan bazılarını aşıyor. Güney Afrika’nın açık arazilerinden Namibya’daki serin Atlantik sularına doğru harika çeşitlilikteki manzaraları kateden yolculuk, yıllık bir deneyim tadında. Güney Afrika’nın Pretoria kentinden hareket eden tren, yolcuları dünyanın en büyük elle kazılmış madenlerinden biri olan Big Hole ev sahipliği yapan eski elmas kasabası Kimberley’e götürüyor. Yolculuk, kurak ama son derece güzel Kuzey Burnu boyunca yolcuları Namibya’ya taşıyor. Tren, Northern Cape ve Fish River (Balık Nehri) Kanyonu’ndan geçip, Kalahari Çölü’ne ilerliyor. Namibya’nın hareketli başkenti Windhoek’i ziyaret ettikten sonra da Namib Çölü’nü arkasında bırakıp, yolcularını Swakopmund’da indiriyor. Bu son durak, Namibya kıyısında mükemmel şekilde korunmuş pastoral bir Alman Hansa kasabası. Ve anlatacak çok başarılı hikayelere sahip.

Bangkok’tan Nam Tok’a: ÖLÜM DEMİRYOLU

Bu efsanevi demiryolunun tarihi 1943 yılına uzanıyor. Kökenleri II. Dünya Savaşı’na indiğinden ve içinde çok fazla karanlık barındırdığından bu adı almış. Pek çokları bu yolu, bir utanç abidesi olarak niteliyor. Taylandlılar içinse hâlâ bir dönüm noktası. Demiryolu, savaş esnasında, Hindistan’ı işgal etme umudunda olan Japon birliklerinin tedarikini sağlamak için inşa edildi. Bangkok’tan Kanchanaburi’deki Nam Tok istasyonuna uzanan 415 kilometre uzunluğundaki bu hattın inşaat çalışmaları korkunç şekillerde gerçekleşmiş ve inşa esnasında 90 binden fazla hükümlü ve 15 bin savaş esirinin öldüğü belirtiliyor.

Ancak bu dramatik isme ve arkasındaki vahşete rağmen Ölüm Demiryolu, cezbedici manzaralara yol alıyor. Bangkok’tan günde iki kez kalkan tren, ormanın derinliklerine doğru doğudan batıya ilerliyor. Kwai Nehri üzerindeki kötü şöhretli köprüyü geçen tren, eski ahşap köprü korkulukları boyunca şöhretine uygun sesler çıkararak, küçük, renkli istasyonlara geldiğini haykırıyor. Durduğu duraklarda seyyar satıcıları da ağırlayan trende sıcak erişte, balık köftesi ve kahve gibi yerel lezzetler satışa sunuluyor. Açıkçası, trenin en keyifli manzaralarından biri de bu.

Zermatt’tan St. Moritz’e: BUZUL EKSPRESİ

İsviçre’nin en panoramik ve dünyanın en yavaş treni unvanlarını elinde tutan Buzul Ekspresi (Glacier Express), Matterhorn’un eteklerindeki Zermatt’tan başlayarak, Brig, Andermatt, Oberalppass, Chur ve Albula’dan geçip Graubünden’deki St. Moritz’e varıyor. Bu yolculuk tam sekiz saat sürüyor. Ekspresin yavaş bir tempoda hareket etmesinin nedeni ise dar vadiler, dar virajlar, çok sayıda köprü ve tüneller arasında yol alması. İsviçre Alplerinin efsane manzarasının keyfini sürmenin en rahatlatıcı yolu olan bu seyahat, Alpin çayırlarını, bozulmamış dağ göllerini, Güney İsviçre’nin renkli mezralarını sunarken, 91 tünel ve 291 köprüyü geride bırakıyor. 2 bin fiti aşan yükseklikteki dağ gölleri, Mattheron bölgesindeki sayısız dağ zirvesi, nehirler, şelaleler ve daha pek çok epik görüntü de bu yolculuğun bir parçası. Yolculuğun en fazla dikkat çeken noktaları ise 224 metre ile seyahatin en yüksek noktası olan Oberalp Geçidi ve yaklaşık 61 metre yükseklikte asılı olan ve doğrudan dağ yamacına açılan bir tünele dalan Landwasser Viyadüğü. Her iki nokta da yukarıdan bakmanın küstah ama bir o kadar doyumsuz hazzını sunuyor.

Ankara’dan Kars’a: DOĞU EKSPRESİ

Yerli yabancı birçok gezginin yoğun ilgi gösterdiği en romantik demiryolu yolculuklarından biri Doğu Ekspresi. Ankara Garı’ndan yola koyulan tren; Kırıkkale, Kayseri, Sivas, Erzincan ve Erzurum’u aşarak Kars’a ulaşıyor. Türkiye’nin nostaljik figürlerinden biri olan tren yolculuğu, 2020 yılının Mart ayında yaptığı seferden sonra pandemi dolayısıyla seferlerine ara vermişti. 15 Aralık tarihinde yeniden harekete geçen tren, eşsiz manzara seyrine kaldığı yerden devam ediyor.

Bin 300 kilometrelik parkuru 25 saatte tamamlayan Doğu Ekspresi, Anadolu’nun ve Anadolu tarihinin keşfine imkan sunan bir deneyim aynı zamanda. Bu keşifte Anadolu’nun coğrafyasından kültürüne, insanından lezzetlerine, renklerinden doğal güzelliklerine kadar birçok başlık var. Tren, görsel manzaraların yanında her vardığı şehirden sonra verdiği kısa molalarla şehirdeki lezzetlere, antik ve kültürel değerlere ve bölgesel sohbetlere az da olsa olanak tanıyor. Örneğin iyi bir şekilde organize olursanız, Erzurum istasyonundan cağ kebabı yiyerek ayrılabilirsiniz. Güzergah boyunca gür ormanları, dereleri, derin kanyonları aşan tren, romantizm severler için dört mevsim hizmet veriyor ve beyazın, sarının, yeşilin ve mavinin tüm seçeneklerini gözler önüne seriyor. Tren, Ankara’dan Çarşamba ve Cuma günleri, Kars’tan ise Cuma ve Pazar günleri hareket ediyor.

Son Eklenenler

Japonya’da ‘Beni-Koji’ tüketimi: Beni-Koji ile ilgili ölüm sayısı artıyor

Japonya'da takviye diyet gıdası beni-koji nedeniyle yaşanan ölümlerle ilgili endişe artıyor. Kobayashi Pharmaceutical Co. firmasının açıklamasına göre,...

Rüyalardan doğan manastır: Sümela

Trabzon’un yemyeşil vadisinde sanki sırtını ardındaki dağa yaslamış gibi bin 600 yıldır ayakta duruyor. Uçurumun kenarında adeta...

Hayatlara dokunan bir psikoterapist: BAŞAK GÜRTEKİN TOPRAK

Bir Klinik Psikolog, Çift ve Aile Terapisti, akademik hayatını sağlık politikalarına adamış bir aktivist, aile şirketlerine danışmanlık...

Alkışlar Nevin Yılmaz’a

Başarılı tiyatro oyuncusu Uğur Aslan, “Afara: Bir Arabesk Müzikali” isimli oyununu kanser hastası kadın depremzedeler için sahneledi....
spot_imgspot_img

İlgili Yazılar

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

spot_imgspot_img