Uzun soluklu bir bayram tatilini daha geride bıraktık. Denizde, serin yaylalarda ya da memleketlerimizde yoğun ve yorucu bir yılın yorgunluğunun izlerini silmeye çalıştık. Hem bedenimiz hem de zihnimizden… Muhtemelen bayram tatilini uzatanlar, senelik izniyle birleştirenler de vardır. Onlara da iyi tatiller diliyorum. Ben de ailemle birlikte bu zaman boşluğunda zihnini arındırmaya, bedenini dinlendirmeye çalışanlardan biriydim. Dinlenebildim mi ya da arındın mı, inanın bilmiyorum. Sadece ben değil, yakın çevremde kimle konuştuysam, “10 gün tatil yaptım ama yetmedi”, “Tatilde daha çok yoruldum” gibi söylemleri duydum, duyuyorum.
Eski bayramlarda olduğu gibi eski tatiller de farklı geliyor artık bana… İki seneye yakın pençesinde olduğumuz COVID-19 kabusundan mı bilinmez ama artık dinlenemiyor, eğlenemiyor, sevinemiyoruz… Değil on günlük, bir aylık dinlence dönemleri, 365 gün tatil yapsak da yetmeyecekmiş gibi geliyor.
Son dönemde içi boşaltılan çoğu kavram gibi, tatil de bilinen anlamının çok dışında sanki. Belki bundan 20 yıl önce 15 satte gittiğimiz sahil kasabalarına, şimdi karayoluyla 5-6 saatte ulaşıyoruz. Uçakla bu süre çok daha kısalabiliyor. Evet, istediğimiz tatil beldesine çok daha kısa sürelerde varıyoruz. Peki ya oralarda geçmişte bulduğumuz huzuru yakalayabiliyor muyuz?
Mutlu, huzurlu ve yüzlerin güldüğü tatillerde, küçücük şeylerden büyük mutluluklar çıkardığımız neşe dolu günlerde görüşmek üzere…
Sevgiyle kalın.