Hayat… Belki 5 harfle yazılıyor ama siz bu yazıyı okurken yaklaşık 8 milyar insan, farklı farklı yaşıyor, her biri kendine göre tanımlıyor bu kelimeyi. Milyarlarca farklı hayat… Filozofundan sanatçısına, zengininden fakirine, kadınından erkeğine herkesin bir hayat kavramı ve kendine göre bir yaşam tarzı var. Tabii ki benim de var…! Fakat benim tanımım, o Facebook, Twitter ya da Instagram profillerinde gördüğünüz afili çözümlemeler kadar acılı değil…
Evet, merakla beklediğiniz tanımımı açıklıyorum…:)Doğduğun ve öldüğün an arasında geçen süreç… Nefes aldığın bir zaman dilimi… Gördünüz mü? Aslında çok da karışık değil. Hatta oldukça sade ve net… Bence hayat denen şeyi basite, ti’ye almayın fakat çok da büyütüp anlamlandırmayın.
Maskeyi önce kendine tak!
Hayat tanımımı yaptım… Hadi bir de hayat mottomu yazayım. O da tanımı kadar basit! Olabildiğince iyi ol, yapabildiğin kadar güzel yap, kimseyi kırmamaya çalış, olabildiğince hoşgörü göster ve en sonunda da önce kendini düşün ve hayatını yaşa. Kısaca kendin ol ve çok da kasma…!
Evet, önce kendini düşün ve hayatını yaşa… Çünkü, hayat doğduğun ve nefes almaya başladığın an başlar. Yaşam ise güldüğünde, sevdiğinde, sevildiğinde, eğlendiğinde gösterir belirtilerini. En azından bende böyle… Önce kendini düşün ki, sevdiklerine faydan dokunsun. Bak şimdi betimleme yapmadan duramayacağım…:) Hepimiz hayat denen uçağın yolcusuyuz ve ben, “Sert bir türbülansta maskeyi önce kendine tak” diyorum. Böylelikle şartlar normale döndüğünde diğer yolculara da yardım edebilirsin.
Hayat tatlı bencillikler ister
Hayatını yaşa ki, gülsün yüzün. Geçmişi çok da kurcalamadan yepyeni güzelliklere sür gelecek günlerini. Analiz et ama sürekli kayıpları sorgulamakla harcama vaktini. Sonuçta yarın ne olacağımız belli değil. Bazen yanlış kararlar verip bir şeyleri berbat et fakat buna da sen karar ver. Hayat senin… E o zaman hayat sensin. Sen hayatın ta kendisisin!
Gamsızlıkla, narsistlikle karıştırmayın dediklerimi sakın. Tabii ki 365 gün eller havaya bir yaşam mümkün değil. Sonuçta realistiz yani… Ama öyle de olsa kimse “hayır” demez diye düşünüyorum. Kızmayın ama bu süreci iyi bir yaşama çevirebilmek, tatlı bencillikler de ister. Eğer bugüne kadar kendinden çok başkalarını düşündüysen, 2022’de öyle yapma. Vurdumduymaz olma ama gez, dolaş, eğlen… Sağlığını, güzelliğini ve neşeni koru… Dedim ya, çünkü sen hayatın kendisisin…
HAVAİ FİŞEKLER UÇUŞTUĞUNDA DEĞER VERDİKLERİN YANINDA OLSUN!
Belki 2022’ye leziz yemeklere müthiş bir müziğin eşlik ettiği harika bir mekânda gireceksin. Belki ailenle olmayı tercih edecek belki de İstanbul veya yurt dışına kaçacaksın. Bunların hepsi sana kalmış. Ama bir şey var ki, her özel anın olmazsa olmaz kuralıdır…! İster Paris’te ister İstanbul’da ister lüks bir mekânda ya da bembeyaz karların örttüğü kartpostallık bir dağ evinde ol fark etmez.
***
İşin aslı, 2021’in son 10 saniyesi için geri sayıma geçtiğinde kimlerle olduğun… Sen ‘sıfır’ dediğinde, havai fişeklerin gökyüzü dansı başlayacak. İşte o zaman bir nefes al ve etrafına bak… Yeni yılın ilk öpücüğünü sevdiğin, sana değer veren biriyle paylaşabileceksen, inan bana doğru yerdesin. Gerisi laf-ü güzaf…
GÜL’ÜN EN’LERİ
EN GÜZEL KIŞ SPORU MERKEZİ
Santa Claus, Lapland, Finlandiya
SOĞUK GÜNLER İÇİN EN İYİ KREM
La Praire Celluar Cream Platinum
Rare Ultimate Rejuvenating Cream
EN BAŞARILI TERMAL TESİS
Limak Yalova
YILBAŞINDA İZLENECEK EN İYİ FİLM
The Chritmas Chronicles
EN İYİ YILBAŞI HEDİYESİ
Match and Use marka planner ve telefon çantası
EN ÇEKİCİ YILBAŞI KOKUSU
Xerjoff Accento
YILBAŞI İÇİN EN İZOLE VE BAŞBAŞA TATİL
Prima Donna Premier