Bir kitap insanın hayatına ne kadar dokunabilirse o kadar etkiledi beni… Kendini kaybedenler ve arayanlar için özel bir yoldaş…
Paulo Coelho ile ilk tanışma kitabım Simyacı olmuştu. Eser, kendi menkıbesini arayan bir adamın bu menkıbenin peşinde yaptığı yolculukları, gördüğü yerleri, tanıştığı insanları ve tüm bunların kendisine kattıklarını, bir anlamda da hayatın anlamını sorguluyordu. Dolayısıyla, Simyacı, bizim hayatın bizdeki yerini ve değerini de bize öğreten bir ders niteliğinde.
Okurken kendinizi delikanlının yerine koyuyorsunuz ve birden sabrediyorsunuz… İşte belki de en önemlisi bu, sabrediyorsunuz…
Okurken, delikanlı gibi Fatima’yı sadık sevmek ve kıskanmamak çok zor olsa gerek. Bence herkes bu hayatta kendi menkıbesini gerçekleştirmeye çalışıyor. Mutluluğun iksiri, dünyanın bütün harikalarını görmektir, ancak sahip olduklarını da unutmadan.
Gerçekten çok öğretici bir kitap. Kendimizi ararken çıktığımız her yolda, tüm zorlukları göz önüne alırken, yüreğimizin sesini de her zaman dinlememiz gerektiğini de asla unutmamalıyız.
Anlayacağınız nasihatler ile dolu… Anlatmak istediği çok hoş… Hayallerinin peşinden git… Hayattaki mutluluğumuz bazen bize çok uzak görünse de çok yakınımızda olabilir. Bunu geç de olsa anlamak hayatın tadına varmamızı sağlayacaktır. En iyisini sonraya saklamayın, yarının ne getireceğini bilemezsiniz…
Ve bir şey istediğin zaman, bütün evren, arzunun gerçekleşmesi için iş birliği yapar…
“Seni seviyorum çünkü…”
Hiçbir şey söyleme, diye sözünü kesti…
“İnsan sevdiği için sever. Aşkın hiçbir gerekçesi yoktur.”