Bir şeylerin değişmesini beklemeden küçük mutlulukları büyütme zamanı

İnsanlığın üzerine çöken kara bulutlar bir türlü dağılmıyor. Savaşların biri bitmeden diğeri başlıyor, ekonomik zorluklar her geçen gün artıyor. Karamsar bir tablo çizmek istemem ama mutluluklar gün geçtikçe hayat kitabımızın sadece satır aralarında geçen birkaç küçük kelimeye dönüşüyor. O zaman bize de kalabildiğimiz kadar o satırlarda gülmek, o satırlarda mutlu olmak kalıyor.

Uzun yıllar arşivde de çalışmış biri olarak, bir zaman yolculuğu yapayım, 365 gün öncesine gideyim diye düşünüverdim. Acaba neler değişmişti bir senelik süreçte! Çabuk unutmak gibi de toplumsal bir sorunumuz var nihayetinde. O zaman, isterseniz gelin birlikte göz atalım…

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 1 Mart 2021 günlük corona virüs tablosunu açıklıyor. Türkiye’de son 24 saatte 130 bin 536 Covid-19 testi yapılıyor, 9 bin 891 kişi pozitif çıkıyor, 69 kişi ise hayatını kaybediyor.

Bundan tam 363 gün ileriye, 27 Şubat 2022’ye geliyorum bu kez… 49 bin 792 kişi pozitif çıkıyor. 206 kişi ise yaşamını yitiriyor. Aslında değişim var ama siyaha doğru…! Tablodaki olumsuz veriler en az üç kat artıyor. Şimdi yeniden geçmişe doğru yolculuğa çıkıyoruz…! 2 Mart 2021’deyiz… Ulusal bir gazetenin kapağındaki ana manşeti paylaşıyorum sizlerle: “Üretici ile market arasında dört kat fark var.”

Zaman yolculuğuma devam edip 350 gün kadar ileriye çeviriyorum takvimin yapraklarını…

1 Şubat 2022’ye geçiyorum ve bu kez başka bir ulusal gazetede şu yazıyor: “Tarlada 2 lira markette 9 lira!”

Ve sizleri son kez 2021’in Mart ayına götürüyorum… Üç farklı ulusal gazetenin üç farklı başlığı sizlerle:

– “Doğalgaza birbiri ardına zamlar…”

– “Esnafın iflas tablosu…”

– “Kripto parada endişe…”

Aslında iyiye giden bir şey yok… Bugünlerde, daha birkaç sene önce navtex üstüne navtex ilan edilen Akdeniz’deki gerginlik, Karadeniz’in kuzey kıyılarına göç etti. Bombalar ve silahlar;

Suriye’den, Libya’dan çok, bu kez Ukrayna’da düşüyor masum insanların tepesine.

Arşiv yalan söylemiyor… Aksine, doğruları tokat gibi vuruyor yüzlere! Diyor ki aslında, ‘dün dünde kalmıyor bu aralar…’ Bizlere de savaşların, ekonomik zorlukların ve bir kaosun arasında küçük mutlulukları büyütmek kalıyor.

Yazıyı bitirmeden tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyorum. Kadınların yaşadıkları ve hafızımızda yer eden o karanlık haberlerin arşivine girmeden noktayı koymak istiyorum. Bir makaleye bu kadar siyah yeter.

Durum ne olursa olsun satır aralarındaki mutluluğu yaşamaya devam edelim. Umut dolu, bahar kokan bir nisan ayında görüşmek dileğiyle.

Son Eklenenler

Japonya’da ‘Beni-Koji’ tüketimi: Beni-Koji ile ilgili ölüm sayısı artıyor

Japonya'da takviye diyet gıdası beni-koji nedeniyle yaşanan ölümlerle ilgili endişe artıyor. Kobayashi Pharmaceutical Co. firmasının açıklamasına göre,...

Rüyalardan doğan manastır: Sümela

Trabzon’un yemyeşil vadisinde sanki sırtını ardındaki dağa yaslamış gibi bin 600 yıldır ayakta duruyor. Uçurumun kenarında adeta...

Hayatlara dokunan bir psikoterapist: BAŞAK GÜRTEKİN TOPRAK

Bir Klinik Psikolog, Çift ve Aile Terapisti, akademik hayatını sağlık politikalarına adamış bir aktivist, aile şirketlerine danışmanlık...

Alkışlar Nevin Yılmaz’a

Başarılı tiyatro oyuncusu Uğur Aslan, “Afara: Bir Arabesk Müzikali” isimli oyununu kanser hastası kadın depremzedeler için sahneledi....
spot_imgspot_img

İlgili Yazılar

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

spot_imgspot_img