Buz krallığı: Harbin

Farklı ulusların etkisinde şekillenen mimarisi, mutfağı ve yaşam biçimi ile gerçek bir kültür sentezi olan Harbin, bir ziyaretçi için aynı anda çok fazla deneyim sunabilecek kadar birikimli ve deneyimli bir şehir. Ancak onu benzeri özellik ve değerlere sahip dünya şehirlerinden ayıran bir yeteneği daha var Harbin’in; buz ve kar. Her yıl Aralık ayı sonunda başlayıp Şubat’a uzanan kar ve buz festivali bazen masalları gerçek kılıyor, bazen ise gerçekleri masalmış gibi sunan bir dünyaya ev sahipliği yapıyor.

Seyahat severlerin Çin seyahat listesinde yer alması gereken bir şehir Harbin. Farklı kültürlerin, ülkelerin ve dinlerin eşsiz bir harmanını sunan Harbin, bu harmanı mimarisinde, gastronomisinde, eğlence anlayışında ve heterojen popülasyonunda başarı ile sergiliyor. Tapınak, kilise ve sinagogları bir arada sunan çok kültürlü manzaralara sahip olan şehir, zengin tarihi mirası kadar doğa manzaralarıyla da dikkat çekiyor. Harbin’in simgelerinden Songhua Nehri’ni bir sanat eserine dönüştüren çok düşük sıcaklıklardaki kış, şehri bir kar ve buz diyarına dönüştürüyor. Sahip olduğu buz ve kar kültürü sebebiyle “buz krallığı” olarak adlandırılan Harbin, bu sert mevsimde, masal sahnelerini andıran kar ve buz festivali ve kış sporlarına elverişliliği sayesinde rağbet görürken; serin yazları onu doğal bir yazlık tatil yeri olarak son derece popüler kılıyor. Her mevsime başarıyla ayak uydurabilen bu şehirde yapabileceklerinizin sınır yok denilebilir; Rus tarihinin ayak izlerini takip edebilir, sıfırın altındaki sıcaklıklarda dondurma yiyebilir ya da buzdan kalelere tırmanabilirsiniz…

 

Duvarları olmayan şehir

Harbin; Çin’in Rusya sınırındaki en kuzeydoğu eyaleti olan Heilongjiang’ın başkenti. 20. yüzyılın başında Çin Doğu Demiryolu için idari bir merkez haline gelen şehir, bundan dolayı insanların, dillerin, dinlerin, siyasi ve sosyal yaşamın uluslararası potada eriyen konumu haline geldi. Bolşeviklerden kaçan Ruslar, güneyden gelen Koreliler, Yahudi mülteciler, Almanlar ve diğerleri Harbin’in benzersiz mimarisine, yemeklerine, kültürüne ve tarihine eşsiz katkıda bulundular ve onu bugünkü Harbin’e dönüştürdüler. Kültürü, mimarisi ve yaşam tarzıyla Rusya, Avrupa ve Japonya’dan derin izler taşıyan kent, tüm bu etkileşimlerden dolayı “duvarları olmayan şehir” olarak çağrılıyor. Çeşitli mimari türleri, geleneksel Çin kültürel unsurları ile birleştiren Harbin’de ziyaret ettiğiniz her tarihi mekanda farklı bir ülkede gibi hissetmeniz işten bile değil.

Ayasofya Kilisesi

Yeşil kubbesi ve kubbeyi beneklendiren güvercinleri ile Rus Ortodoks Ayasofya Kilisesi, Harbin’in en meşhur simgelerinden ve kiliseyi ziyaret için bölgeye adım attığınızda kendinizi büyük bir Rus kasabasında gibi hissedebilirsiniz. 1907’de inşa edilip 1932 senesinde genişletilen bu mabet, Uzak Doğu’daki en büyük Ortodoks kilisesiydi ve 100 bin Rus yerleşimci için manevi yaşamın merkeziydi. 1966-76 yılları arasındaki Çin Kültür Devrimi’nden sağ çıktıktan sonra depo olarak kullanılan Ayasofya, 1990’larda sit alanı ilan edildi. 96 yılında devlet korumasına alınıp tadilata sokulan kilise, Harbin Sanat Galerisi olarak yeniden adlandırıldı. Tarihi mekan, Harbinliler ve şehir turizmi için saygın bir dönüm noktası.

 

Unit 731

Bugün müze olarak kullanılan Unit 731’in (Birim 731) şöhreti keyifli bir tarih içermiyor. Burası Nazilerin Auschwitz’i ile beraber dünyanın en kötü iki ölüm yuvasından biri olarak kabul ediliyor. Unit 731; Japon imparatorluk ordusu tarafından Çin-Japon Savaşı ve II. Dünya Savaşı esnasında Mançurya halkı üzerinde biyolojik ve kimyasal deneyler yapan birimin adı. 1939 ve 1945 yılları arasında, bu şimdinin müzesi olan deney üssünde savaş esirleri, siviller canlı canlı donduruldu, diri bir şekilde kesildi, esirlere öldürücü hastalıklar ve virüsler bulaştırıldı. Üç ila dört bin insan burada feci şekilde can verdi. Müzede Japonların kullandığı ekipmanların fotoğrafları, heykelleri ve sergileri yer alıyor.

 

Stalin Parkı

1935 yılında inşa edilen bin 750 metre uzunluğundaki park, yerli halk ve ziyaretçilerin yıl boyunca ziyaret ettiği yerlerin başında geliyor. Bu ağaçlıklı gezinti yolu; heykeller, tarihi binalar, yeme-içme alanları, eğlence kulüpleri ve oyun alanları ile son derece canlı ve dinamik. Asi Songhua Nehri’ni dizginlemek için inşa edilen 42 kilometrelik setin bir kısmı boyunca uzanan park, geceleri rengarenk ışıklandırılarak, fantastik bir görünüm kazanıyor. Parkın en meşhur heykellerinden olan Taşkın Kontrol Anıtı, 1958 yılında, geçmiş yıllarda nehir taşkını sebebiyle ölenleri anmak için yapılmış.

Harbin Ana Sinagogu

Şangay gibi Harbin de bir zamanlar Yahudiler için önemli bir sığınaktı. 1920’de çoğunluğu Rusya’dan gelen 20 binden fazla Yahudi, zulüm ve ayrımcılıktan kaçmak için Harbin’e yerleşti. Bir zamanlar Doğu Asya’nın en büyük Yahudi merkezlerinden olan şehirde Yahudilerin izlerini pek çok yerde görmek mümkün; anaokulları, liseler, kütüphaneler, sinemalar, sinagoglar, bankalar, hastaneler oteller vb. yapılar inşa eden Yahudiler, Harbin kültürü için önemli bir rol oynadılar. Bugün hâlâ kullanımda olan sinagoglar, banka siteleri, liseler, hastaneler ve Modern Otel ziyaretiniz esnasında görebileceğiniz yerler. Ayrıca burada 605 mezardan oluşan bir Yahudi mezarlığı da bulunuyor. Mezar taşları Yahudi ulusunun derin kültürünü yansıtan özelliklere sahip.   Yahudilerden kalma en güzel eserlerden olan Harbin Ana Sinagogu, şehrin önemli simgelerinden biri. 1909’a tarihli sinagog, şimdilerde konser salonu olarak hizmet veriyor. Genellikle akşam yediden sonra opera da dahil olmak üzere çeşitli müzik performansları için ziyaretçi ağırlıyor.

Mutluluk Tapınağı

Eyaletin en büyük tapınak kompleksi olan Mutluluk Tapınağı, aktif bir Budist topluluğuna ev sahipliği yapıyor. Kompleks binlerce ziyaretçisine rağmen dini atmosferini en keskin şekilde yansıtmayı beceriyor. 1923 yılında inşa edilen kompleks, 57 bin metrekarelik bir alanı kaplıyor. Giriş Kapısı, Kral Salonu, Büyük Salon, Kutsal Salon, Sutra Deposu, Çan Kulesi, Davul Kulesi’nin yapı olarak öne çıktığı mekanın ana binası yedi katlı bir Budist pagodası. Kompleksteki her bir yapı, Çin tapınak mimarisinin özelliklerini, inceliğini ve onurlu duruşunu sergiliyor.

Buzdan bir dünya

Harbin’in tüm kültürel, tarihi, mimari ve gastronomik değerlerine rağmen ona en büyük sükseyi hiç şüphesiz dünyanın en büyüklerinden biri olan harbin Buz ve Kar Festivali kazandırdı. Kar ve buzun farklı kreasyonlarla yeni bir dünya yarattığı festival, 1960’larda bir buz feneri gösterisi olarak başladı ve o günden bu yana dünyanın dört bir yanından devasa ve çok renkli tarihi anıtları inşa eden, yanı sıra hayal gücünü buzdan bir gösteriye dönüştüren uluslararası bir etkinliğe dönüştü. Her yıl 10 binden fazla çalışanın, sanatçının, mimarın ve mühendisin desteği ile Songhua Nehri’nden kesilen buz blokları bazen Tac Mahal, bazen bir korsan gemisi, bazen ise Disney’in ikonik karakteri Elsa’nın buzdan kalesine dönüştürülüyor. Her yıl farklı ülkelerden milyonlarca ziyaretçiyi ağırlayan festivalde 120 bin metreküp buz ve 100 bin metreküpten fazla kar kullanılıyor. Festivalde yılbaşı gecesi havai fişek gösterileri de dahil olmak üzere onlarca farklı etkinlik gerçekleştiriliyor. Ayrıca festivalin buz barı ve restoranında yerel lezzetleri tadabilir, -25 derece havada yüzme yarışına katılabilir, paten sürebilir, kızak kiralayabilirsiniz. Aralık ayının sonlarına doğru başlayan ve resmi açılışını 5 Ocak’ta yapan festival Şubat sonuna kadar devam ediyor. Festivalin bir kapanış töreni yok ama Mart ayı ile beraber kar ve buzun erimeye başlaması bu masalımsı dünyanın kapanışı kabul ediliyor.

 

Son Eklenenler

Japonya’da ‘Beni-Koji’ tüketimi: Beni-Koji ile ilgili ölüm sayısı artıyor

Japonya'da takviye diyet gıdası beni-koji nedeniyle yaşanan ölümlerle ilgili endişe artıyor. Kobayashi Pharmaceutical Co. firmasının açıklamasına göre,...

Rüyalardan doğan manastır: Sümela

Trabzon’un yemyeşil vadisinde sanki sırtını ardındaki dağa yaslamış gibi bin 600 yıldır ayakta duruyor. Uçurumun kenarında adeta...

Hayatlara dokunan bir psikoterapist: BAŞAK GÜRTEKİN TOPRAK

Bir Klinik Psikolog, Çift ve Aile Terapisti, akademik hayatını sağlık politikalarına adamış bir aktivist, aile şirketlerine danışmanlık...

Alkışlar Nevin Yılmaz’a

Başarılı tiyatro oyuncusu Uğur Aslan, “Afara: Bir Arabesk Müzikali” isimli oyununu kanser hastası kadın depremzedeler için sahneledi....
spot_imgspot_img

İlgili Yazılar

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

spot_imgspot_img