Samimi muhabbetlerin döndüğü ortamları özleyenlerden misiniz? O zaman bu yazıyı çok dikkatli okumalısınız…
Gül kokulu karanfil dostumdur…
Işığın yakar her yanımı,
Farkında değilsin oysa…
Emin olmak doğuştandır,
Duygular terazisiz,
Davranışlar okkasız…
Terapi değil bu duyduğum,
Hissettiğim tarifsiz…
Muhasebe yapma lütfen
Sensiz anlar karanlık,
Hesapsız, kitapsız…
Evet, Serkan Uzunadam dizeleriyle başladı Yaşam Sahnesi… Bu edebi girişin sebebi ‘Mars Retrosu’ değil… Ayrıca karamsar bir dönemden de geçmiyoruz. Bilakis Yaşam Sahnesi herkese iyi geldi. İyi ki geldi…
Çünkü bu dizelerdeki gibi duyguların ölçülmediği, davranışların tartılmadığı, herkesin kendisi olduğu muhteşem bir ortamdan bahsedeceğim sizlere. “Leyla Peker’le Yaşam Sahnesi’ni” anlatacağım… Butik, birbirini tanımayan 15 kişinin canlı müzik eşliğinde bir araya geldiği bir muhabbetten söz edeceğim…
Bürokratlar, doktorlar, hakimler ve iş insanlarını bir araya getiren keyifli bir organizasyondan… Akıllı telefonların, tabletlerin esiri olmadığımız günlerden kalma, sıcacık bir ortamı özetleyeceğim… Özlediğimiz dünlerden bugüne taşınan bir geceyi anlatacağım.
Ekim ayının son cumasında, Durin Ajans’ın mistik bir dokuyla tasarlanmış bahçe katında, 15 davetli saat 19:00 sularında buluştuk. Tanışma faslında servis edilen özenle hazırlanmış ikramları tattık, bir yandan da özenle seçilmiş şaraplarımızı Büyükçekmece Körfezi’ne karşı yudumlamaya başladık.
Gül’ün enleri
En realist şiir kitabı: İçimde Bir Ben-Serkan Uzunadam
En sürekliyici polisiye: İstanbul Hatırası -Ahmet Ümit
Okurken en büyüleyen: Serenad-Zülfü Livaneli
En iyi aşk hikayesi: Taylor Barbara Bradford-Maddenin Kadını